Önceki Geziler

TUVALARIN ESKİ GELENEKLERİ / Yere, Suya ve Göğe Karşı Yapılmaması Gerekenler

Tuvalılar göğü atası olarak görmüştür. “Mavi göğüm”, “Ak göğüm”, “Kara
göğüm” diye Tuva insanı göğü kutsayarak yaşamıştır. Bundan başka evrende
dokuz gök var. Bunlara sabahki çay saçılmazsa, mutluluk eksilir. Tuvalılar gökyüzü
hakkında kötü sözü kesinlikle söylemez. Ona sadece tapınır, yalvarır ve saçı
sunar. Eski Tuvaların düşüncesine göre; mavi gök yeryüzündeki her şeyi görür
ve duyar. Dokuz göğün ucunda ak gök var. Orada “azarlar”, “hoorlar” adlı
halk yaşar. O halklardan çıkan Şaman çok güçlüdür ve ateş edilmekle öldürülemez.
Eski Tuvalılar güneşe taparmış. İnsanın sağlıklı olması, tok yaşaması; yeryüzünde
yetişen ağacın, ekinin bol olması aydınlık güneşe bağlıdır. Güneşe doğru
bakarak gevezelik edilmez, tükürülmez, bağrılmaz denir. Güneşe kötü gözle bakanların,
cehenneme gittiğinde dilini keserlermiş.
Ulu Tanrı kuyruğunu salladığında yıldırım çakması; göğsünü hırıldattığında
deprem olurmuş. Yıldırım çaktığında insan at üzerinde gitmez, giderse başına
yıldırım düşer. Eski Tuvarlarda yağmur yağarken, gök gürlerken, yıldırım çakarken
küçük çocuklar dışarı çıkarılmaz ve gürültü yaptırılmazmış.
Tuvalılar aya da tapınırmış. Atalarımız aya bakarak; havanın yumuşak veya
sert olacağını bilirlermiş. Çıkan ayın durumuna bakarak; nasıl bir rüzgar eseceğini,
yağışın kar mı, yağmur mu olacağını, havanın soğuk mu, sıcak mı olacağını
dosdoğru tahmin ederlermiş. Anne babalar öncelikle çocuklarına ayı gösterip
havanın nasıl olacağını öğrettiklerinden, çocuklar havanın açılacağı zamanı bilirlermiş.
Ay tutulduğunda öksüz erkek kişiyi bağırtarak, ayın rızası alınırmış.
Aya tapınılmazsa gecenin geçip geçmeyeceği bilinmezmiş.

Eski Tuvalar yere “kitap” der. Yer ile insanın göbeği birbirine bağlıdır. Eski
devirlerde çadır içinde bebek doğduğunda, bebeğin eşi, çadır içinde kazılan bir
çukura gömülürmüş. Bu gelenek insanla toprağın birbirine bağlılığını gösterirmiş.
Toprak kutsal, toprağı kazmak eşelemek yasaktır. Yerden biten çiçekleri
koparmak da yasaktır. Çiçekle çocuğun ruhu eşittir. Bu yüzden eski Tuvalar çiçekleri
yolmazlarmış. Yer üstündeki dağları, nehirleri, bitkileri eskiden beri korumuş
ve esirgemiştir.
Yemişi olan bitkileri kesmek yasaktır. Siyah frenk üzümü, kızıl frenk üzümü,
yaban mersini, çilek gibi meyveler toplanırken dalları koparılmaz, sadece meyveleri
alınır. Dağ servisini kesmek yasaktır. Kuş kirazı bulunan yerlerdeki ağaçlar
kesilmez.
Orman içinde oturulup ateş yakılan yerden ayrılırken, yakılan ateş söndürülür.
“Ateşten artmaz” şeklindeki atasözü küçük çocuklara aileleri tarafından öğretilir.
Avlanmaya çıkan avcılar, konakladıkları yerden ayrılırken, otağın ateşini
söndürüp, çadırlarının yanını temizleyip, paklayıp ayrılırlar.
Tuzlu yer kutsaldır. Eski Tuvalar tuzu büyük nimetten saymışlardır. Tuzlu
göller ve dağları kutsal kabul ederek bu bölgelere çadırlarını kurmamışlardır.
Doğduğu yerin tuzundan tadan insan soğuktan hastalanmaz derler. Yere düşmüş
bir tutam tuz görüldüğünde üstüne basması da yasaklanmıştır.
Akarsuya bent vurulmaz. Büyüklü küçüklü dağları olan Tuva’ da büyüklü küçüklü
ırmaklar vardır. Sarp dağlardan çıkıp akan küçük derelerde balık pek çoktur.
Bu tür suların önüne bent çekilmez. Irmağın, derenin önüne bent vurmak fakirleşmenin
bir işaretidir. Eski Tuvalar ince dereleri; üzerine tomruklar atarak
geçerlermiş. Daha büyük ırmaklar ise atla veya salla geçilirmiş.
ırmak suyuna çöp dökmek, leş atmak yasakmış.
Dalları birbirine değer iki ağaç birbirinden ayrılmaz. Orman içinde dalları
birbirlerine girmiş iki ağaç yetişmişse; oranın insanlarının birbirleriyle ilişkileri
derin olur derler. Bir kökten birden fazla gövde çıkar ise bu gövdeler kesilmez,
çünkü; bu gövdeler o bölgenin zenginliğine işarettir.
Besi hayvanına otlatılacak yerler ayrılır ve korunur. Tuva kültüründe her türlü
besi hayvanının farklı şekillerde otlatılması vardır. Otlaklar yılın dört mevsimine göre farklılık gösterir. Otlaklara ekin ekilmez, ateş yakılmaz ve civardaki ağaçlar kesilmez. Su olmayan yere ekin ekilmez. Ekin; arklann, kanallann ulaştığı yere ekilir.
Tuvalar eskiden beri arpa, buğday, yulaf yetiştirmişlerdir. Ekin içine giren dişi karaca öldürülmez, ürkütülerek kovalanır.

Dus-Hol (Tuz Gölü) - Tuva
Dus-Hol (Tuz Gölü) – Tuva

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir